Work and travel

trarenderu

Yaşayan tarih; Yüksel Hançerli - (14.04.2015)

Yaşayan tarih; Yüksel Hançerli,
(14.04.2015)

Foto muhabirlerinin, dokümantercilerin yaptığı, aslında tarihtir tarih. Tarihe belge bırakmaktır. Hayatın izlerini gelecek anlasın, ders çıkarsın diye, dikta etmeden tarih tanımına uyacak şekilde arka plan bırakmaktır. Deklanşöre bastığınız her an tarihe bir belge olarak kalacaktır. Bu belge hem toplum için önemli, hem de birey için önemli. Sonuçta önem arzettiği kesin olmakla birlikte tarih, belge ve somut üçgenini tamamlayacaktır. Bununla birlikte hayatı anlatan canlı tarihler vardır. Sanat ve sanatçılar dışında. Aslında bu anlamda sanat neye göre sanat, sanatçı neye göre sanatçı? Soran ve sorgulayan kimler?

İşte yaşayan tarihlerden birisi: Yüksel Hançerli. Zorunlu göç (Büyük Mubadele) sonucunda Çukurova Bölgesine yerleştirilen Girit Mübadilleri'nden Zekiye - İbrahim Hançerli çiftinin çocuğu. Daha lise yıllarında, 1966'da Çukurova Gazetesi'nde, gazeteciliğe başlayan, daha sonra Tercüman ve Akşam Gazetelerinin Adana bürolarında çalışan, gündüz okulda, diğer zamanlarda ise haber peşinde koşan bir isim Yüksel Hançerli.

68 yılında yüksek öğrenim için İstanbul'a gider. Gazetecilik Yüksek Okulu okurken Akşam Gazetesi'nde fotomuhabirliğine devam eder. Polis, adliye, spor ve magazin muhabirliği olmak üzere her dalda gazetecilik yapar. TRT sınavlarına giren Hançerli, 1974 yılında 2.500 aday arasından seçilen 11 kişiden biri olarak haber kameramanlığına başlar. Kısa bir dönem Ankara'da çalışsa da Adana'ya tayini çıkar. Böylece Akdeniz'in ilk resmi kameramanı unvanını alır. Bu arada Bülent Ecevit, Süleyman Demirel, Turgut Özal, Rauf Denktaş ve Meclis Başkanları'nın yurt içi ve yurt dışı gezilerinde TRT adına yer alır.

1990 yılında TRT Çukurova Bölge Haber Müdür Yardımcısı olan Hançerli, 1997 yılında emekliye ayrılır ama üretimi bırakmaz. Bugüne kadar yayınladığı 8 kitapta birikim ve tecrübelerini okurlarla paylaşır. Fotoröportaj dalında hoş tatlar bırakan üstad, her zaman dile getirdiği, aslında bize çıkartmamız gereken dersler veren, belge niteliği taşıyan eserlerini sadece fotomuhabiri veya gazeteci kimliği ile çektiğini belirtirken, tek düşüncesinin olayın deklanşöre basarak yakalanması olduğunu vurgulamakta. "Lütfen beni bir fotoğraf sanatçısı gözüyle eleştirmeyen" diyerek de içinde bulunduğu durumu ve günün koşullarını net bir şekilde ifade ediyor.

1980 Moskova Olimpiyatları'nda TRT kameramanı olarak görev yapar. Türkiye'de ilk defa verici istasyonlarından video ile merkeze görüntü aktarmayı başarır. (Adana Misis Davudi Dağı) Bu nedenle TRT tarafından takdirname ile onurlandırılırken, Günaydın Gazetesi'nin TV özel ödülünü alır. Çeşitli defalar Çukurova Gazeteciler Cemiyeti tarafından yılın kameramanı seçilir.

Hançerli'nin sekizinci kitabı sessiz sedasız yayınladı. Dile kolay tarihe 8 kitapla belge bırakmak. 1)1930-50 Adana Fotoğrafları 2)Yüksel Hançerli'nin Objektifinden 1970 İstanbul 3)Giritli Mübadillerin Son Durağı: Çukurova- Parçalanmış Ailelerin Öyküsü 4)1930'dan günümüze Adana Fotoğrafları:2 5)Adana'dan Eğitim Manzaraları 6)Girit Mutfağının Çukurova'daki İzleri 7)Babam ve Amcam - Giritli Öksüzler 8)İstanbul 1968 yanı sıra Giritli Mübadillerin Son Durağı: Çukurova- Parçalanmış Ailelerin Öyküsü isimli 40 dakikalık belgesel filmi.

Sessiz sedasız yayınlanan sekizinci kitabı İstanbul 1968'e ne gözle bakarsanız bakın, o dönemde yaşanmışlıkların, tamamının neler olduğunu kolayca görmektesiniz. Amaçlarına baktığınızda ise fotoğraflarla aynı olduğunu görmemek için konuya tezat bir yaklaşım göstermek lazım. Deniz Gezmiş'in gün yüzü görmemiş dönem fotoğrafları, köylülerle devrimci gençlerin sohbetleri, grev işçileri, Altın Koza ve Yılmaz Güney, Almanya yolcularının "irezil" olması, Hippi Peygamber İstanbul'da, bacak güzeli, Sultan Ahmet ve iki devrin modası, Turhan ve İlhan Selçuk ile 1968 öykülerinin Hançerli arşivinden görüntüleri bu kitapta toplanmış.

Evet sevgili dostlar, mütevazi kimliği ile yıllarını bu uğurda geçirmiş bir ARKA PLAN öyküsü. Aslında Arka Plan olmasının tek nedeni baştada söylediğim gibi mütevazi kimliği. Oysaki onu hep ön planda tutacak o kadar çok başarıları varmış ki. Bir kez daha kıymetli abime böylesine bir arşivi bizlere açtığı için teşekkürü borç bilirim.

Değerlerimizi kaybettikten sonra anlama devrinden önce, artık farkına varıp sahip çıkalım. Tarih bize her zaman gerçekleri söylemeye devam edecektir. Gerçekler ise zamanla anlaşılacaktır. Kazım Paşa'nın söylediği gibi "Bir çınar için toprak altındaki kökleri ne ise / ve bu kökler kurudukça çınar nasıl kurumaya başlarsa / bir millet için de tarih odur. Tarihini bilen millet, kökü sağlam çınar gibidir. Zamanla eski âdet ve anânesini, yaşayış tarzını unutan, tarihini bilmeyen, ecdâdının neler yapmış olduğundan haberi olmayan bir millet, kendini ayakta tutan köklerinden birkaçını kurutmuş demektir. Tarih okuyarak onu sulamak lâzımdır." sözüyle eşdeğer Türkçeyle, değerlerimize sahip çıkmaya devam edelim. Arka Plan yıllardır arka planda kalmış öyküleri ile üretime devam ediyor... Sevgiyle kalın.
 
 

Read 2053 times